Matizname

Aydın (!)

Pşşşt
Bakar mısın evladım
Bana bir roze
müesseseden
Evet ya
Ne sandın
Mesai yaptım bütün gece
Babamın hayrına mı
Sizin için
Halk değil mi senin adın

Ne yapıyorsak sizin için
Biraz kıymetimizi bilin
Boş adam değiliz biz
Aydınız
Aydın dedikse
Babanın memleketi değil

Nasıl anlatayım ki sana
Ya Mustafa ya Ali'dir şimdi senin adın
Ne yazık
Tenin kavruk
Gözün kara
Sahi
Ne işin var senin
Şehr-i İstanbul'da

Gülüyorsun değil mi bana
Gördüm,saklama
Senin tuzun kuru tabiî
İki bardak getir götür
Bakan beyin yanarlı meyvası
Metresine de şampanya
iki sıcak arası
Ceplediğin bahşiş de cabası
Ya ben
Kolay mı sanırsın evladım
İşkembe tokluğuna
Memleket kurtarması

28.12.1999/İstanbul

kaanka68 dostum =) hoş geldin... yazılarını çok severek okudum... eminim daha çok güzel yazını paylaşacaksın denemeler bölümümüzde... yalnız bir kuralı hatırlatmam gerek...

kaanka68 denemeleri - yazıları diye bir başlık açıp tüm içeriğini orada paylaşırsan bizimle sevinirim... Liman olarak '' karışıklığı önlemek için böyle bir karar alındıda..'' örnek için benim başlığıma bakabilirsin...

'' Paranteziçi hayatlar denemeleri''

Hmmmmm; gelir gelmez kural ihlâl ettim yani ...
Kusura bakmayın, düzenleyeceğim o zaman

Ben bir başlık altında toparlayayım o vakit; eğer silemezsem kalıntıları, sizden temizlemenizi rica edeceğim ...

Sevgiler,
KAAN

Bugün Git Yarın Gel

Git şimdi,çok işim var
Daha bir büyük içeceğim
Hem "Dün" yatıya gelecek bu akşam
Bugün'ü konuşacağız.
Yarın müsaitim bak
Yarın gel

Git şimdi,çok işim var
Kavun keseceğim daha
Pilaki yapacağım
Makber dinleyeceğim sabaha kadar
Çok meşgulum anlayacağın
Sen iyisi mi yarın gel

Şimdi sen oturur aşktan bahsedersin
Yarından filan
Olmadı,dünya barışından
Halkların kardeşliğinden
Kardeşim git şimdi,
çok işim var
Yarın gel
Dünü ağlayacağım daha
Masamı yumruklayacağım
Yarınla uğraşamam şimdi
Onu da yarın yaparız inşallah
Gözünü seveyim,git şimdi
Yarın gel

Haydi git ne olursun
Şu mutlu yarınlarını da al
Yer yok görmüyor musun masada
Öfkeni şişenin yanına bırak
Bir ara bakarım vaktim kalırsa
Haydi canım kardeşim
Haydi
Oyalama artık beni
Çok işim var
Sana iyi yolculuklar dilerim
Bir de akıl sağlığı
Git şimdi
Yarın gel
Olmadı öbür gün beklerim

17.11.2006/İstanbul

abi ne demek... ben bile bazen unutup ayrı başlık açıyorum =) bundaki amaç hiç cevapsız yazımızın kalmaması... ayrıca her yazarın kendi takipçilerinin o yazarı takip etmesi kolaylaşıyor... o yazara ait tüm her şey bir başlık altında toplanınca görüntü kirliliğide ortadan kalkıyor... tekrar hoş geldin... denemeler bölümüne bir üye daha kazanmak mutlu etti beni.. eyvallah =)

Teşekkür ederim kardeşim

Hem nezaketin, hem emeğin için.

Sevgiler,
KAAN

Rüya Bitti

Ben,Sefa gardaş,bir de Mehdi
Balığa çıktık Ereğli uyurken
Gecenin münasebetsiz bir vakti

Askeriye feneri kerteriz
Anamın çarşafları gibi deniz
Daha ne isteriz

Derken,
bozuldu büyü birden

Ve bitti rüya

Bu Sefa ayısı var ya

bu Sefa ayısı
rakıyı evde unutmuş keriz

07.09.1985/Kdz. Ereğli

evet aynı başlık süper olmuş, f şıkkı ve hayal_et 'in de çalışmalarını bir başlıkda toplamalı bence.

"rüya bitti" çok sevdim kaanka.

kolay gelsin

abi onları toplayacağımda... yazılarına yazılan cevaplar var... onlar taşınmıyor maalesef.. silmek lazım... ama yazanların emeğine saygısızlık olur diye elleyemiyorum...

onlar orada kalsın, biz sonrasına bakalım canımsın, kolay gelsin, Yine yazarız.

LiMaN demiş ki:

"rüya bitti" çok sevdim kaanka.

kolay gelsin

Teşekkür ederim

Sevgiler,
KAAN

kaancık bitanesin sen biliyorsun zaten.. ayrıca ikinci bir kaancık olsa kafasına tava ile vururdum : )

Sağolasın Liviacığım

Sevgiler,
KAAN

hoş geldiniz

hoşgeldiniz

Hoşbulduk, teşekkür ederim.

Sevgiler,
KAAN

Oldun mu

Ne zaman yumsam gözlerimi
Önümde bembeyaz bir mendirek var
Bir de ucunda kül rengi bir çakar

Çakar,söner
Söner çakar

Sağ yanımda bir teneke deniz suyu
İçinde pürtelaş kıraçalar
Sol yanımda bir eski pilli radyo
Açıkta onu susturan dalgalar

Sen de memleket hasreti bu
Ben diyeyim yitik çocukluğum
Ya da uzak,sepya hatıralar

Sahi
Sen hiç çocuk oldun mu
Ben oldum bir kez biliyorum

Elma bile çaldım komşu dalından
Sapanım da vardı gül ağacından
Bir cebimde gazoz kapakları
Bir cebimde kandilli bilyalar

Sahi
Sen hiç kabakulak oldun mu
Ben oldum bir kez biliyorum
Annemin tavuk suyuna çorbası
Babaannemin hayır duası
İlaç pahalıydı o sıralar

Sahi
Sen hiç aşık oldun mu
Ben oldum bir kez biliyorum
Elimde utangaç bir çakı
Karşımda masum bir çınar
Kıyıp da bir kalp çizemeyince
Canım yandıydı ki olmaz o kadar

Sahi
Sen hiç adam oldun mu

Olma
İyi değil,ben biliyorum...

01.02.2006 / İstanbul

çok iyisin, teşekkürler paylaşımların için, Hoş geldin Lİmanına.

Teşekkür ederim, hoşbulduk.

Sevgiler,
KAAN

Aşkolsun

Aşkolsun ama
Duymadım sanmayın
Avare demişsiniz benim için
Bir bok olmaz ondan demişsiniz

Ahdım olsun
Şaşırtacağım hepinizi
Şahidim olsun uzak martılar
Ve de en harbi mevsim
sonbahar

Nah işte yazıyorum buraya
Birgün yüzünüz kızaracak
Hepinizi şaşırtacağım

Benden beklemezsiniz muhtemelen

Ben var ya ben
Ben büyüyünce olmaz olacağım.

18.01.1986/Ankara

Sade suya şiirle geçmiyor hayat.

Geçenlerde eski bir dostla lâflıyoruz Nevizade’de; konu yeni neslin okuma özürü.
Ben bu özürün yeni nesile has olmadığını, bizde de, bizden öncekilerde de var olduğunu savunuyorum. Bunu desteklemek için bir anımı anlattım dosta. O akşam eve dönünce kaleme almışım güzel kafayla.

Burada sizlerle de paylaşayım istedim.

Sene 86, öğrenciyim ODTÜ'de...
Ankara’da bir özel yurttayım; ODTÜ yurdu çıkmamış daha...
Cepte kuruş yok, girdim bir kitabevine.

Ben Elias Kanetti'nin Körleşme'sine bakıyorum aç aç, o da bana bakıyor.
Derken, süslü püslü bir kokoş girdi kitabevine ki,sırtım dönük olduğu halde farkettim girdiğini.
Hatun parfüm şişesini kafasında kırmış zira.
Yanında da kendinden süslü bir köpek...

Neyse, tezgahtarlardan birine bordaladı bu.
Çocuk hatunu görünce arkaya doğru seğirtti ama, yakalandı anında;

Kokoş: Bakaaaaaaaaaaaaar mısınıııııııııızzzzzzzzzz?

Tezgahtar: Buyrun efendim?

Kokoş: Şu sırtında kalp resmi olan beyaz kitaplar nerede duruyooooo?

İçsesim: Üstünde oturuyorsunuz!

Tezgahtar: Can Yayınları mı efendim?

Kokoş: Aman canııııııım, ne biliiim? Anladın işte....

Tezgahtar'ın iç sesi: Anladım ben seni, anladım da burada olmaz!

Tezgahtar: Hemen arkanızdaki bölüm efendim.

Kokoş: Mersiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii (buradaki ses tonlamasını tahayyül etmek için, araba altında kalmış bir kedi yavrusunun sesini kulağınızda canlandırınız)

Köpek: Hiv hiv!!! (Sıçırık birşey sahibi gibi,havlamayı bile beceremiyor)

Anladım ben, malzeme çıkacak bu işten, uzaktan takibe başladım kokoşu...
Can Yayınları kitaplarının olduğu rafın önünde durdu, elini çantasına attı.
Bir şerit metre çıkarıp, ölçmeye başladı kitapların sırtlarını.Kalınlığını beğendiklerini ayırıyor bir yandan.

Meraklandım iyice, bordaladım hemen personelmiş gibi yaparak;

Ben: Yardımcı olabilir miyim?

Kokoş: Mersi şekerim, ben hallediyorum. Okuma odası yaptırıyorum da eve, kitaplık gelecek bugün...

Ben: Eveeeeet???

Kokoş: Dekorasyonu kırmızı beyaz ağırlıklı da okuma odasının...

İçsesim: Hö?

Ben: Haaaa, tabiiiiii. Peki metre?

Kokoş: Ay, hi hi hi hi (güldü sanırım). Raflar birbuçuk metre de;kaç tane alır bir raf;onu şey ediyorum...

İçsesim: Hay senin ecdadını şey edeyim ben!
Ulan onlar benim 2 sene yemeden harçlığımı biriktirsem alabileceğim kitaplar....

Ben: (Dayanamıyorum artık haliyle) Peki müsaadenizle bir şey sorabilir miyim?

Kokoş: Tabii şekerim???

Ben: Yatak odanıza alışveriş yaparken de aynı metreyi mi kullanıyorsunuz?

Koptu tabiî kızılca kıyamet.
Personel beni tanıyor allahtan da; araya girip çaktırmadan uçurdular kapıdan, karakolda bitmedi iş.

gerçek mi bu yahu evinin dekorasyonuna uygun (özellikle perdelerinin rengine) resim galerilerini gegezene tanık olmuştum da. pessss yani.