Kız, ”Gidiyorum” dedi…
”Aşk gidiyor… Kaybettin…”
Oğlan, gayet sakin ve mağrur:
” Giden aşk mıdır, şimdi? Aptal kız! Giden saçlarındır sadece… Rüzgâr hâlâ benimle… O, estiği sürece atmosferin her santiminde, dolaştırdıkça sevenlerin ten kokusunu şehirden başka bir şehire… Aşk nereye gidebilirmiş?
Sorarım sana… Giden aşk mıdır, şimdi? Aptal kız! Giden beyaz tenindir sadece… Kış hâlâ benimle… O, yağdığı sürece şehrin her karış toprağına, ve kar tanelerini tutabildiği müddetçe yeryüzü… Aşk nereye gidebilirmiş?
Bir kadın canımı en fazla ne kadar yakabilir?
En acımasız olanınız, en fazla annem gibi ölebilir!
Yoksa, hâlâ benimledir yeryüzünde çocuk emziren her anne, her eş…
Benimledir bu şehrin her kaldırımı… Keman telleri ve gitar soloları…
Sorarım sana… Giden aşk mıdır şimdi? Aptal kız! Giden dudaklarındır sadece… Bahar hâlâ benimle…
Kirazlar tomurcuk verdiği sürece yemyeşil ağaçlarda… Bir bebek doğar gibi doğdukları sürece her bahar ağaç dallarında… Aşk nereye gidebilirmiş?
Ve, giden sesindir sadece… Anlamıyor musun? Aptal kız! Bir baksana etrafına… Kaldırımlarda üç kuruşa şarkı söylüyor hâlâ sokak müzisyenleri…
Haydi, sen şimdi git… Başkasının dudaklarında ıslat dudaklarını…
Ben, aşka dair şiirler ıslatırım… Mendiller… Kazak kolları… ”