Bir tek ben fazlaydım senin yanında,
Bir tek, beni canın gibi sevemedin,
Tüm kalbimi açmış olmama rağmen
Hep bir yerlerde bekleme de bıraktın.
Ve hiç anlamak istemedin
Anlar gibiyi oynamayı seçtin hep.
Bilmediğin ya da anlamak istemediğin tek şey vardı,
Şimdi sana bunları anlatabilmek de vardı ama zor çok zor oysaki biraz görebilseydin, biraz farkına varabilseydin bunun için neler vermezdin…
Belki bir tek ben fazla olmazdım yanında.
Derin, derin bakmak, uzun uzun ve soluksuz.
Ben hep böyle baktım ama sen o hep benim baktığımdan uzaktaydın.
Anlamlar yüklemeyi bıraktım ben artık.
Cümleler kirli ve çaresiz çünkü.
Söylediklerim, senli benli olunca ulaşılmaz çünkü.
Ve o kadar eminim ki gene anlayamayacağını, o kadar net ki düşüncelerim…
Beni yanıltman o kadar küçük bir ihtimal ki…
Sıyrılıp gitmek istiyorum sensiz cümlelerde
Virgülsüz, noktasız ve ünlemsiz kalmak...
Kıtaları kafiyesiz yaşamak…
Ve yaşamdan bazı anları çıkarmayı istiyorum şimdi…
Hani bir şarkının çaldığı ve seni alıp başka yerlere götürdüğü saniyeler.
En çok yaralayan şarkılar ve şarkılarda geçen gizli saklı sözcükleri.
Kusursuz oyunlar içindeki var oluşları.
Özlediğini bile bile özlemedim demeyi.
Nasıl sevdiğimi ve de nasıl sevilmediğimi.
Sevgi, karşılıklı olunca anlam kazanır derler ya hep, benim için en acısı karşılık beklemeden sevmek oysaki.
Engel olmak ya da olamamak
Kararsız kalmak ya da kararlıyı oynamak…
Hiçbir çaba gidenleri asla geri getiremeyecek olduğu gibi.
Ve bitmeyen tek şey şimdi zamandan artakalanlar olması sebebiyle, geri dön diyemeyecek kadar kötü durumda sıkıştığım için.
Özlemlerimi kısıtlıyorum artık, seni sorduklarında yok diyorum,
Israr ettiklerinde topladım eşyalarımı gidiyorum ben diyorum.
Sen…
Sense beni özlediğinde benimle konuşmaya bak.
Olmasam da, konuş benle,
Belki o zaman sende, sıyrılıp gitmek istersin cümlelerin arasından çok uzaklara...
Ve bulduğun yeni cümlelerde yeni hayatlar kurmak adına,
Bize dair olanları hiçe saymayı seçersin.
Öyleyse, sevgilim sana Güle güle.