bu öylesi ki,
sana tomurcuk güller biriktiriyorum.
sana mutlu günler yüreğimde.
heybetiyle çökerken uykusuzluğum karanlığa,
penceremde üşüyen ağustos'un bilmediğim bir gecesine...
yada zemherimin kucağına yağan baharıma,
bide gözlerimi çaktığımda söylenemeyenlerime küstüğüm,
yada orta yerinde "keşke"lerimi astığım hücremin tavanına sor beni.
beni makyajı umut,
güneşle doğan umutsuzluklarıma sor.
ve duy beni...
perde aralığında kaybettiğim "pişman değilim"lerimle gör.
değil,
anlama beni...
anlamada,
neyse...
yitirirken yarım kalan bakışlarında beni,
çerçevesi kırık,
nikotin sarısı,
yok sayamadığım bir anı karesinde demlenen "ya olmazsa"larımla hisset beni.
beni buz kesen çay yudumlayışlarımda söyleyemediklerimle uğurla...
ve cigaramın dilimdeki buruk tadında koy git giderken.
beni yastığımın altına sakladığım kokunla bırak.
yada üzerime örttüğüm ellerinin sıcaklığıyla...
bide saçlarının avcuma sıkıştırdığı dönüş biletiyle.
git sen,
şimdi git...
ha saplandı,
ha saplanacak vedanın tedirginliğiyle ört kapıyı yüzüme.
git sen,
şimdi git öyle masum masum bakma bana.
bir meleğin dikiş tutmaz yarasıyla noktala beni.
git sen şimdi,
git,
çünki...
gökhan ASLAN