Buz estiren bir Ankara gecesi... Kızılay olası kalabalığını sırtlamış... Kızılay bu şehrin hamalı gibi... Herkesi gece olunca sırtında taşır... Her ırktan, ideolojiden insanı bağrına basar bira kokulu barlar... Kiminden türkü sesleri yükselir, kiminden en sert rock melodileri... Hayat kadınlarının kahkahaları daha da ağır biner bu hamalın sırtına... Her kahkaha da bir günah yükü daha biner Kızılay'ın omuzlarına... Eşcinseller azınlıktır... Geceleri çoğunluk olurlar Kızılay’da... Sizin onlara baktığınız gibi düşmanca bakmazlar... Çoğunluk azınlığı her zaman ezmez... O zaman anlarsınız...
Yine böyle müzelik bir Kızılay gecesi... Namuslu ile namussuz koyun koyuna uykuya yatmış... Natürist bir seksin tam doruğunda çığlık atıyor... Utanacak bir şey arar adam bu günah güruhunun içinde... Zaten boğazıma kadar günahın içindeyim... Daha çok batmak istiyorum cehenneme... Şipşak bir acı peyda olur kalabalık içinden... Günah ki, günahların en büyüğü... Ufacık boyu ile bana bakıyor günah güruhunun içinden... Yalnız, kimsesiz ve üşümüş... Sabahları azınlık olan eşcinseller de, sabahları çoğunluk olan heteroseksüeller de fark etmez... İçinde ki ısınma ve ''baba'' isteği dinmez... Peçete uzattığı kimi iblislerden ''piç'' lakabını kalbinin tam çatına yer... Tanrı şike yapıyor diye düşünürsün... Bu olmamalıdır...
Soğuktan çatlamış elleri ile Kızılay'ı sırtında taşıyor kara çocuk... O olmasa bu günah güruhu yürümez... Günahtan nasibini alma pahasına işine sarılmış... Ar damarı ile sevişen insanoğlunun spermleri iyiliğe ve aydınlığa bulaşmasın diye peçete taşıyor soğuğun altında... Piç damgası yiyor şemalık melez yüzlerden... Rahatsızım... O çocuk üşürken ellerini ısıtan sevgililer bile zina yapar gibi geliyor... Hayat bir şarkıyı doğrular gibi akıyor bu akşam...’’Kış neden var?’’
O üşüyerek bana baktı günah güruhunun içinden...
Ben, ruhum donarak yaklaştım yanına...
— Ağabey, üşüyorum! Peç- peçete!
— Biliyorum! Sus!
— Piç olduğun için değil içinde ki baba edinme isteği...