Dışarıda yağan yağmura kaçmak geldi içimden aniden, beklemeden.Tabiki beceremedim hiç bir zaman beceremeyeceğim kaçmayı..Kıskaca alınmış hayatımla göz göze kaldığım ender anlardan birini daha yeni bitirdim. Ne hikmetse bu anlar hep tuvalet aynasının önünde oluyor. Sanırım insan bir tek kendi gözlerinden kaçamıyor. Yalnız kendi gözlerine yalan söyleyemiyor.Gözlerine bakınca midesindeki bulantıyı görebiliyor.Kendimi yakaladığımda yüzümdeki ifadeden öyle korktumki bir an nefesim kesildi. Tekrar düşünebilmek için bir süre durmak zorunda kaldım.
Nefes almaya başladıktan sonra nasıl bu duruma geldim, ne zaman hayatımda elini yıkamak önem kazandı veya neden bunu düşünme ihtiyacım olduğunu sorguladım. İşin en zor yanı da bu zaten, sorgulamak gerçeği görme riskini de beraberinde taşıyor. Biraz kendime geldim aklımda pek çok soru önemini yitirmeye başladı yavaşça. İleri bir adım atmaya karar verdim. Şimdi yürüyorum. Birazdan yine işlere dalacağım ve bir sonraki randevuya kadar gittikçe kötüleşeceğim. Eve gidince okuyacağım, yazacağım, kendime döneceğim. Sonra işe dalacağım, unutacağım. Bir gün yine elimi yıkarken donup, kalacağım.
Sanırım bir dahakine ellerimi yıkarken aynaya bakmayacağım.
Kendimden daha nekadar kaçabilirim...