(Kendinde) doğanın aslında saf kaos olduğunu söylediğimde burun kıvırdılar. Kavramın içinin doldurulmasıyla ilgili bir şey. Kaosu varlık-bilimsel bir anlamda yorumluyorlardı. Ben gerçekliğin ancak bilgimiz dahilinde var olabileceğini öne sürüyordum.
Yeni doğmuş bir bebek düşünün. Etrafını izleyerek sürekli bir şeylere şaşırır. Sürekli bilgisini aldığı dünya bağlantısız duyular karmaşasıdır. Görüntüler ve sesler üzerine hücum ediyordur. Bunlara alışmaya başlar, deneyim bu parçalı yapıyı birleştirir. Kapıdan dışarısının olduğunu biliyordur artık. Ya da hareket ettirdiği kolunun diğer cisimlerin içinden geçemediğini. Aylar ve yıllar geçtikçe şaşırdığı şeyler azalır. Bıraktığı şey düşüyordur ya da ateş yakıyordur. Etrafındaki insanlar ağlamalar ya da çığlıklar dışında belli seslere belli tepkiler veriyordur. Doğa, bilgisinin öncesinde koyu karanlık bir kaostur, diyelim, şeyler arasında bağlantılar buldukça karanlık azalmaya başlar.
Bir örnek daha: Gözlerinizi bundan çok farklı bir evrende açtığınızı düşünün. Bırakın doğa yasalarını, zaman ve mekan algınız bile şimdi bildiğiniz gibi değil. Buna bir evren diyebilir misiniz? Ya da bir düzen? Şimdiki evrenden aklınızda kalan bir düzen fikri varsa burada da olabileceğini çıkarabilirsiniz belki. Farz edin ki gözlerinizi açmadan önce tüm hafızanızı kaybetmişsiniz. O zaman parça parça duyu izlenimlerinden başka bir şey yoktur sizin için. Yeni doğan bebeğin bundan farkı ne?
Ya da insanlığın ilk çağlarına gidelim. Avcı toplayıcı bir topluluk. Belki ondan da öncesi, bir maymunun bilgisi.
Şimdi aslında var olanın kaos olduğunu iddia etmem için bir sebebim var. Doğa yasalarının gözlemciden ayrı var olduklarını kabul etmiyorum. Klasik itiraz: İnsanlık var olmadan önce yer çekimi yok muydu? Belki de: Evrenin sınırındaki galaksileri gözlemleyemiyorum, orada doğa yasaları yok mu? Cevap: İnsanlık var olmadan önce doğa yasaları yoktu çünkü bu doğa yasalarını adlandıracak kimse yoktu. Bir daldan kopan elma o zaman da yere düşüyordu belki, ama bunu iddia etmem için insanlık öncesi hakkında varsayımda bulunan hayali gözlemcimi oraya yerleştirmek zorundayım. Olası evrenler sorununa da böyle bakıyorum, olası gözlemcisi olmayan bir evren kaos okyanusunun bir parçasıdır.
Doğa derken var olanı kastetmiyorum elbet, bizde var olan doğa bilgisinden bahsediyorum. Biraz daha esnetirsem var olanın sadece bilgisine sahip olduklarımız olduğunu iddia edebilirim. Dikkat: Eğer kaosu var saymasaydım bu doğru olabilirdi. Varlık alanında bir iddia olurdu. Kaosun varlığı Matrix-vari (bu kelimeyi özür dileyerek kullanıyorum) bir kuşkuculuktan bizi sakınır.
O zaman insanı kaos ile var olan arasındaki bir geçit olarak düşünebiliriz. Akıl yardımıyla karmaşayı damla damla gerçekliğe süzer.
İnsan-merkezli bir yazı gibi gelebilir ama gözlemci yerine “herhangi bir akıllı varlık” kullanılırsa bu ırkçılığın önüne geçilebilir sanırım.
(Bir daha dönüp okumadım, aklıma geldiği gibi yazdım, çelişkiler ve yanlışlıklar olasıdır.)