LiMaN Administrator
Mesaj Sayısı : 1977 Kayıt tarihi : 10/12/06
| Konu: SERGİLER Perş. Nis. 19, 2007 4:18 am | |
| Ünlü Alman küratör René Block, İstanbul’da bir dizi güncel sanat sergisine imza atıyor. Projenin ilk sanatçısı ise Hale Tenger...17 Nisan 2007 SalıYasemin Bay 4. İstanbul Bienali’nin küratörlüğünü yapan, ayrıca Türkiye’den pek çok genç sanatçının yurtdışında tanınmasını sağlayan dünyaca ünlü Alman küratör René Block, Yapı Kredi Kültür Merkezi Sermet Çifter Salonu’nda bir dizi güncel sanat sergisine imza atıyor. Vehbi Koç Vakfı’nın desteklediği proje kapsamında, sergisi açılan her sanatçının kendisini ve sanatını kapsamlı biçimde anlatan monografileri de hazırlanacak. Hazırlanan monografiler vasıtasıyla Türk çağdaş sanatının büyük bir açığı olarak görülen kaynak sorunu kısmen de olsa ortadan kalkacak. Projenin ilk sanatçısı olan Hale Tenger’in sergisi geçen günlerde açıldı. Sergiyle eşzamanlı olarak da Ahu Antmen’in sanatçı üzerine hazırladığı “Hale Tenger: İçerdeki Yabancı - Stranger Within” başlıklı monografi yayımlandı. Politik duyarlılığından asla ödün vermeyen ve her eserinde sorular soran, sorunları yüksek sesle dile getiren Tenger “Lahavle” adlı sergisinde aynı tutumunu sürdürüyor. Son derece çarpıcı bir işe imza atan Tenger, sergi salonuna giren izleyicileri eserleriyle adeta kuşatıyor. Sergi salonundaki kocaman bacaklar arasında ilerlerken duvarlarda dolanan video görüntülerinde, ayakları olmayan ve elleriyle ilerlemeye çalışan insanları izliyor seyirci. Tenger, sergisini şöyle anlatıyor: “Algılar üzerine kurgular yapmayı sevdiğim için burada da öyle bir şey var. 'Lahavle’ sabrın sınıra gelme hallerini, daha fazla dayanamayacağım durumları gösteriyor. Bazı tekerrürlerin hep biteceğini zannetmek, ummak ama bir türlü onlardan kurtulamamak söz konusu. Mesela Türkiye bazında düşünürsek bu durum sürekli suratımıza bir şamar gibi çarpıyor. Şamar oğlanı gibi yaşıyoruz; kısacası bu, bizim acınası halimiz... O ruh halini yansıtmak istedim.” Tenger’i duyarlı bir sanatçı olarak tanımlıyor René Block. Ve bu duyarlılığının hem estetik hem de politik alanda at başı gittiğini özellikle vurguluyor: “Hale Tenger, içinde yaşadığı çağı birebir yansıtan, çağının kendisi olan bir sanatçı. Estetik ve politik duyarlılığını alıp, yoğurup dışa vurabiliyor, bir mesajı var. Bu yaklaşımı nedeniyle zaten serinin ilk sanatçısı olarak seçildi.” Block, sanatçılardan bu projeye özgü yeni işler üretmelerini istediklerini belirtiyor. Fakat hiçbir sanatçıyı sınırlamadıklarını da ekliyor. Tenger’in “Lahavle” adlı sergisini ise süprizli olarak nitelendiriyor. Öte yandan, serginin tüm oluşum safhasını bildiği halde bitmiş halini gördüğünde çok etkilendiğini söylemekten de geri durmuyor. 5 Mayıs’a kadar açık. (0212) 252 47 00
| |
|
LiMaN Administrator
Mesaj Sayısı : 1977 Kayıt tarihi : 10/12/06
| Konu: Geri: SERGİLER Perş. Nis. 19, 2007 4:33 am | |
| Güncel sanat ve oyun Sanat dünyasının genç küratörlerinden Marcus Graf, Siemens Sanat’ta gerçekleştirdiği “Açık Oyun Alanı” adlı sergisinde izleyiciyi güncel sanat aracılığıyla oyun oynamaya davet ediyor9 Nisan 2007 PazartesiYasemin Bay “Bir oyun oynarken yaratmayı, hayal etmeyi, tepki göstermeyi, iletişim kurmayı, öncülük etmeyi, kavgayı, mücadaleyi, kazanmayı, kaybetmeyi, müzakereyi, reddetmeyi, düşmeyi ve tekrar kalkmayı öğreniriz” diyen sanat dünyasının genç küratörlerinden Marcus Graf, Siemens Sanat’ta gerçekleştirdiği “Açık Oyun Alanı” adlı sergisinde izleyiciyi güncel sanat aracılığıyla oyun oynamaya davet ediyor. Oyun olarak sanat ve sanat olarak oyunu tartışan sergide Ayşe Değirmencioğlu, Betsi Sullam, Çağlar Uzun, Deniz Keyvanklı, Gözde İlkin, Kıymet Daştan, Meltem Tüzün, Michael Vogel, Semiha Varış ve Ulu Braun’un videoları, yerleştirmeleri, resimleri yer alıyor. Mekanın bir oyun alanı gibi kurgulandığı sergi, sanatla izleyici arasında oluşabilecek mesafelere izin vermiyor. Bir arada buluşturuyor. Siemens Sanat’ın daimi küratörü Marcus Graf, serginin konseptini sanatçılar üzerinden giderek oluşturduğunu vurguluyor: “Sanat dünyamızdaki varolan işleri takip ederek, onlardan ilham alıyorum her zaman. Birçok sanatçıda oyunun önemli bir kavram olduğunu görünce böyle bir konsept yarattım.”
Sanatçı, bilim adamı gibi Güncel sanat ile oyun arasındaki ilişkiyi analiz eden bir sergi “Açık Oyun Alanı”. Ve Marcus Graf, oyun ile güncel sanat arasındaki bağlantının çok net olduğunu düşünüyor: “Bir sanatçı benim için bilim adamı gibi araştırma yapan biri. Yani dünyasını, ortamımızı, toplumumuzu araştırıp sanatı araç olarak kullanarak araştırdıklarıyla ilgili bazı cevapları, önerileri vermeye çalışıyor. Sanatçı sanat yaparak kendi dünyasını ve etrafındakini keşfediyor, çözmeye çalışıyor. Oyunda da aynı şey oluyor. Çocuklar oyun oynayarak öğreniyor ve bir dünya keşfediyor. Oyun dünyanın bir aynası gibi oluyor. Sanat da toplumumuzdan beslenen aynı zamanda topluma ayna tutan bir alan. Onun dışında sanat her zaman interaktif; sanat ve bir sanat eseri her zaman seyirci istiyorlar. Günümüzde özellikle enstelasyon ve güncel sanatta seyirci artık aktif bir parça.”
Algımız neler oynar bize? Oyunlardan beslenerek yaratılan eserlerin yanı sıra varoluşlarıyla bir oyun ortaya koyan çalışmalar da yer alıyor sergide. Betsi Sullam, iplerle oynuyor, Çağlar Uzun, çizdiği bir deseni farklı kişilere tekrar tekrar çizdirerek algımızın bize nasıl oyunlar oynadığını ortaya koyuyor. Ayşe Değirmencioğlu videosunda martıyla kedinin oyununu göstererek izleyiciyi güldürmeyi başarırken Deniz Keyvanklı güneşe bakma anında kirpiklerin aldığı şekilleri heykele dönüştürüyor. Gözde İlkin evlilik oyununu anlatıyor mizah dolu bir üslupla, Kıymet Daştan’ın eserinde oyun çerçevenin dışına çıkıyor. Meltem Tüzün çizgiler ve renklerle bir oyun yaratıyor, Semiha Varış ise barbie bebekleri tuvale taşıyor. Michael Vogel ve Ulu Braun’un videoları ise göz kamaştırıcı ve zekice oyunlar sunuyor. 6 yıldır Türkiye’de yaşayan Graf, güncel sanatlarda oyun kavramının daha uygulanabilir olduğunu vurguluyor. Plastik sanatlarda ise oyunun o kadar da önemli olmadığını söylüyor. 2003 yılından bu yana Siemens Sanat’ın küratörü olarak çalışan Graf, bugüne kadar 14 sergi hazırladığı kurumdaki bu son çalışmasında aslında büyük bir risk aldığını dile getiriyor: “Çünkü oyun popüler bir kavram. Herkesin anlayabildiği bir kavram ve herkes için farklı bir anlam taşıyabilir. Dolayısıyla çok sığ, klişe, sıkıcı ya da fazla çocuksu bir sergi olabilirdi. Ama birçok kişiden olumlu tepkiler aldım. Şimdiye kadar yaptığım sergiler arasında en güçlüsü olduğunu düşünüyorum. İnteraktif olduğu için belki insanlar farklı farklı uçları alabilirler. Belki Türkler için çok önemli bir kavram oyun: Çünkü bir müzik açın, herkes oynamaya başlıyor. Dansa da oyun diyorsunuz.” Sergi 3 Haziran’a kadar izlenebilir. (0212) 334 11 04 | |
|