Kavramsal Sanat, en geniş anlamıyla sanatı kuramsal düzlemde çözümlemeyi, yapısını araştırmayı ve yeniden tanımlamayı amaçlayan bir sanattır. Sanatı bilimle eş tutarak herhangi bir sanat dalının içeriğiyle sınırlamadan, bir bütünlük içinde irdelemiştir. Kavramsal Sanat, 1960lı yılların sonlarında ortaya çıktığında sanat dünyası bütünüyle sarsılmıştır.
Modern sonrası bu tepki, özünde; biçimsel yetkinliği arayan alışılagelmiş sanatın yerine bir anlamda yeni bir yaşam şekli önerisinde bulunan bir anlayış olarak da kabul edilebilir. Kavramsala yaklaşım, sanatın demokratikleşme sürecini tamamladığı ve yaygınlık kazandığı (profesyonel sanatçının tekelinden çıktığı) günümüzün Batı dünyasında, insanın kendini ifade etme yollarının genişleyebileceğim göstermesi bakımından ilginçtir.
Geleneksel sanatın sınırları aşarak sanatın boyutlarını değiştirme çabasında olan Kavram Sanatçılarının görüşleri çağdaş düşünceyle temellenmiş ve onunla bütünleşmiştir. Çağdaş sanatı sınıflandıran birçok yayında Kavramsal Sanat, Oluşumlar, Gösteri Sanatı, Vücut Sanatı, Çevresel Sanat, Yeryüzü Sanatı, Yoksul Sanat, Süreç Sanatı ve Video Sanatı ile birlikte Nesne Sonrası Sanat ya da Nesnesiz Sanat alt başlığı ile verilmiştir.
Bütün bu sanatların ortak özelliği, düşünceyi - kavramı iletmede araç olarak dili, çeşitli nesneleri, insanın kendisini ya da doğayı kullanmalarına karşın, bu göstergelerin hiçbir zaman sanat yapıtı olarak algılanmamasının gerekliliğidir. [color=red]Bu sanatlarda eğer bir yapıt aranıyorsa bu ancak sanatçının iletmek istediği düşünce ve kavramdır.
Kavramsal Sanat, ortaya koyduğu sanatsal üretimi alılmayıcının seyrine sunulmuş üstün bir meta veya fetiş olmaktan kurtarmayı amaçlayan köktenci bir girişim olarakta tanımlanabilir. Buna göre sanat, düşünsel bir süreçtir ve bunu görür kılmak için fetişleşmiş bir nesneye ihtiyaç yoktur. Düşünce nesnenin önüne geçer, bu öyle bir ileri gidiştir ki yapıtın somut bir biçimde gerçekleşmesine gerek kalmayabilir. Bu bağlamda Kavramsal Sanat, sanat nesnesinin üretimini bütünüyle terk etmeyi amaçlayan bir akımdır. Aslında kavramın sanattaki önemi yeni değildir. Geçen yüzyıl içinde Sanatçılar zaman zaman değişik yaratma süreçlerini keşfetmek için, sanatla ilgili aslında sanat da denemeyecek öteki alanlara kaymışlardır.
Tatlinin mühendislik ve havacılık alanlarındaki girişimleri, Gabonun heykele motor takması Richter, Leger ve ötekilerinin film alanındaki atılımları; Schwitters ve beraberindekilerin edebiyat ile sözlü anlatımın müziğine el atmaları ve benzerleri bu konuda verilebilecek bir sürü örnekten bir kaçıdır sadece.
Sanatın ve Sanatçının toplumdaki yerine karşı, Duchampın başkaldırısı köklü bir değişiklik yaratması bakımından önemlidir. Bunu izleyen dönemlerde Sürrealist Ressam Rene Magrittenin ön cepheden yaptığı resimlerinin altına yazdığı sözcüklerle anlattığı, sözcüklerin aslında görünenden daha gerçek olduğu düşüncesiyle Kavram Sanatını haber veren bir yaklaşımdır. Bunların yanı sıra sanatın, fabrikalardaki üretimle varlığını sürdüren toplum hayatına doğrudan katkısı yüzünden, ayrıcalı bir toplumsal değer taşıdığı inancının reddedilmesi köktenci bir karşı çıkıştır.
Bu bağlamda ele alındığında Kavramsal Sanat, 1960 -- 70 arası dönemin sanatsal yaklaşımının başlangıcı, düşüncenin yapıta üstünlüğü inancını getiren Duchamp'la, sürekliliğini günümüze kadar taşıyan bir sanat anlayışıdır.
Kavramsal Sanat, Avrupa ve ABD'de faaliyet gösterirken, yayınladıkları makalelerin başlıklarıyla, açtıkları sergilerle bu sanatın anlam ve içeriğini de açıklarlar. Örneğin; Davranışlar Biçime Dönüştüğünde (1969), Görsel Olmayan Yapılar (1967), Nesnenin Maddesizleştirilmesi (1968), Felsefe Sonrası Sanat (1969) ve Zihindeki Sanat (1970) gibi sergilerle Kavramsal Sanatın ilkelerini ortaya koyarken, Clement Greenbergin öne sürdüğü Modernizm ve Biçimcilik Kuramlarına tepki göstermişlerdir.